Çok keyif alarak yazdığım Salataya giriş yazısından sonra karar verdiğim bir yazı oldu. Ne yalan söyleyeyim 111 giriş içerisinde, bloğun olma nedenine en yakın olan yazı bu oldu: sarhoşken saçmalamak.

Öncelikle yazının sıfır iddia ile yazıldığını, dünyada en çok Fenerbahçe’yi seven bir Capon’un hayatında Kunieda, anime ve müzik ile birlikte en çok sevdiği diğer şeylerden biri olan biraya karşı duyduğu karalama ihtiyacı olarak görebilirsiniz. Her bir bira fazlasıyla promilli şekilde tüketildiğinden değerlendirmeler tamamen götümden uydurmadır. Göt dedimse Tuna’dan bahsetmiyorum.

Buradaki tek amaç ileride tekrar aynı kötü biraları satın almamam için bir oto-kontrol mekanizması oluşturmak.

Biraları buraya yazmak için bazlarını tekrar aldım, bazılarını ilk defa, hatta içtiğim bazı biralar denk gelmediği için (Kwak, Duel, Grolsch, Tripel Karmeliet, La Corne Blonde vs) ilk yayınlanma tarinde burada yeralmıyor. İleride ekleyeceğim tabi ki 🙂

Not: eksikleri olsa da ne yalan söyleyeyim içerik açısından resmen ustalık eserim oldu. Kilo aldığımı söyleyen her arkaş cümlesinden sonra aklıma gelen içtiğim biralarda moralimi bozmayan. Göbeğimde bulunan her santimetreküp şu aşağıdaki yazı içindi. Evladım gibi.  🙂

Okumaya devam et